Akdeniz üniversitesi Work and travel öğrencimiz Burak Erdem detaylı bir work and travel programı kritiği yapıyor ve deneyimlerini sizlerle paylaşıyor.
Akdeniz üniversitesi work and travel program katılımcısı olarak, harika bir yaz geçirmeme neden olan Armada Grandee’ye ve danışmanıma teşekkürü bir borç bilirim. Bir an olsun ilgilenmeyi bırakmadıkları ve tam istediğim gibi bir yaz geçirmemi sağladıkları için. Ocean City, Maryland’a gittim ve herkese tavsiye ederim. İki yanı okyanusla çevrili, okyanusta Surf yapıp sonra uçsuz bucaksız sahillerde bronzlaşmak harika. Son olarak da boardwalk’da dondurma yerken sokak çalgıcılarını dinleyebileceğiniz bir yer. Ayrıca çalışırken bile eğlenebileceğiniz muhteşem bir lokasyon.
Çalıştığım şehrin konumu dolayısıyla istediğim her yere (New York, New Jersey, Washington etc.) çok uzun yollar kat etmeden ulaşabiliyordum. İş yerim ve işverenlerim bana karşı çok çok iyi davrandılar. Bu yüzden yazın tadını doyasıya yaşayabildim. 2 katlı ve kocaman bir evde yaşadım; evin içinde 5 farklı milletten 14 kişi yaşıyorduk ve yazın sonunda artık ailem olmuş insanlardan ayrılmak benim için çok zor olmuştu.
Litvanyalı kızların “Ankaralı Namık – Dar Geldi Sana Ankara” yı nasıl söylediklerini duymak (ki ben öğretmiştim o şarkıyı :D), Tayvanlı’nın Türkçe aksanını dinlemek, Polonyalı arkadaşımla Albert’i (yaklaşık 20 cm’lik evimizin güzide evcil yılanı, cinside Ball Pyton) buzluğumuzda bulunan dondurulmuş farelerle besleyip National Geographic’i canlı canlı yaşamak.
Mustang’imi kullanırken (ordaki binek aracım :D) polisler tarafından durduruldum. Evde verdiğimiz partiler yüzünden işe “Hangover” gittim. Irene Kasırgası yüzünden tahliye edilip 21 farklı milletten insanın bulunduğu bir spor salonunda American Red Cross yataklarının üstünde uyudum. New York’a gidip kendimi film seti içinde hissettim. Home of the Philadelphia Eagles da Amerikan futbolu maçı izledim. Orada edindiğin arkadaşlar sayesinde Chevrolet Camaro SS kullandım. Five Guys da ölene kadar yemek yedim, bu gibi onlarca anım var ve deneyimlerim paha biçilemezdi 🙂
Şimdide tavsiye kısmına geçiyim.. Amerika’ya Work And Travel programıyla gitmeyi düşünüyorsanız çalışma etkenini kesinlikle ve kesinlikle unutmamalısınız, aklınızdakileri gerçekleştirebilmek için ilk önce paranızı kazanıp sonra harcamalısınız, daha önce hiç çalışmamış bile olsanız (benim gibi) orda sonuna kadar direnip “ben yaptım, başardım” diyebilmelisiniz. Work and travel şirket seçimine dikkat etmelisiniz, en iyi şirketi seçmelisiniz -Armada Grandee – gerçekten harika bir şirket. Akdeniz üniversitesi work and travel katılımcısı olacaksanız, Armada Grandee Ankara ekibiyle veya üniversite temsilcileri ile irtibata geçebilirsiniz. Akdeniz üniversitesinden work and travel programına katılmak için illa Antalya içerisinde bir firma ile çalışmanıza gerek yok. Zaten, Antalya içerisinde firma da yok.
Mesela bana işyerimden Green Card ve aylık 3000-3500 dolar arası bir maaş teklifi yapıldı. Günde 6 saat haftada 5 gün yani inanılmaz az bir çalışma süresi. Tabi bu teklifi almam kolay olmadı. Öncelikle dürüst çalışın ve denileni yapın bir süre sonra kendi müdürünüzün ilgisini sonrada onun yardımıyla mağaza müdürünün ilgisini çekerseniz bu teklif size de yapılabilir. Şu an bu yazıyı Türkiye’den yazıyorum o teklifi “okulu bitirmem lazım” bahanesiyle geri çevirdim ve hala düşünüyorum doğru bir karar mıydı diye.
İngilizce faktörüne gelecek olursak, oraya İngilizceyi biliyor olarak giderseniz her şey harika! İş yerinde ve gündelik hayatta çok işinize yarayacak, tabi bazen “çevirmen” olmaktan sıkılacaksınız ama olsun. İngilizceyi az buçuk bilerek gidiyorsanız da hiç korkmayın, emin olun onlar sizi anlamak için çok daha fazla ilgi gösterecekler.
Ben gittiğimde ingilizceme güvenerek gittim bu yüzden fazla zorlanmadım. Çalıştığım bölümde benimle beraber 5 Amerikalı çalışıyordu ve bizim departman mağazanın arka tarafında olduğu için hep onlarla ve balık reyonundaki satışlar içinde müşterilerle iletişim halindeydim
Bizim departmana Amerika’nın farklı bölgelerinden birçok “destek ekibi” geliyordu. Bu da demek oluyor ki daha çok Amerikalı ve daha farklı aksanlar (Mesela Las Vegas’dan gelen biri vardı, aksanını çözebilmem 2 günümü almıştı). Evde de anlaşabilmek için hep ingilizce konuşma zorunluluğu gibi nedenlerden ötürü ingilizcemi çok çok üst seviyelere taşıdım ve bunu herkese öneririm, tamam arkadaşla gitmek çok güzel ama en azından çalışırken Amerikalılarla çalışmayı deneyin, isteyin.. Gitmeye kararlıysanız elinizi çabuk tutun derim 🙂
Akdeniz üniversitesi Work and travel öğrencimiz Burak Erdem’e detaylı yazısı için çok teşekkür ederiz!
